Aşık Sümmani Kimdir?

Aşık Sümmani’nin gerçek ismi nedir? Aşık Sümmani nerede doğmuştur? Aşık Sümmani babası kimdir?Aşık Sümmani ve hayatı hakkındaki tüm detayları sizler için derledik...

Büyütmek için resme tıklayın

Erzurum'lu Aşık Sümmani Hayatı ve Şiirleri

Aşık Sümmani’nin gerçek ismi Hüseyin’dir, Aşık Sümmani, 1861 senesinde Erzurum’a bağlı olan Narman ilçesinin bir köyü olan Sami kale köyünde dünyaya gelmiştir.

Babası Kasımoğulları’ndan Hasan’dır. Okur yazar ve bilgili bir insan olan Hasan Ağa çobanlık yaparak geçimini sağlamaktadır.

Aşık Sümmani 11 yaşına geldiğinde babası ile çobanlık yapmaya başlamış ve aile geçimine katkı sağlamıştır. Babası oku yazar ve bilgili bir kişidir, fakat Âşık Sümmani eğitim alamamış ve okuma yazma öğrenememiştir.

Çobanlığa başlayan Hüseyin danalarını otlatmak için devamlı olarak Ablaktaş mevkiine gidermiş ama bir gün Şekerli düzü ismi verilen yere hayvanları otlatmak için tek başına gider.

Burada kendisine doğru yönelmiş ve gelen bir atlıyı fark eder. At ile yanına yaklaşan kişi Hüseyin'e selam vermiş ve ismini sormuş, sonra Hüseyin'e aç olduğunu söylemiş ekmek istemiş ve nerede misafir olabileceğini sorar. Hüseyin 3 arpa ekmeğinin yarısını bu adama verir.

Bu iyiliğinin karşısında adam der ki;

Oğul, sana bir dua öğreteyim. Bu duayı 40 gün oku, cebine 100 tane taş koy ve her dua okuyuşunda bir tanesini at.

Hüseyin adamın dediğini yapar ve 40 günün sonunda Ablaktaş’a gider.

O gün babası köyde kaldığı için tek başına sürüyü otlanması için bırakıp, namaz vaktini beklemeye başlar.

Aşık Sümmani'nin Bade İçme Hikayesi Nasıl Olmuştur?

Beklerken uykuya dalar ve rüyasında üç derviş görür.

Dervişler Hüseyin’e abdest aldırırlar ve birlikte namaz kılmaya başlarlar. Dervişler daha sonra Hüseyin’i aralarına alarak 3 bardak sunarlar ve bu şerbetlerden birini içmesini isterler. Hüseyin bardaktakileri şerbete benzetemediği için içmeyi kabul etmez.

Bunun üzerine bir derviş parmağını bir bardağa batırıp Hüseyin’in ağzına sürer ve Hüseyin uykudan uyanır.

Fakat ne derviş ne de şerbet göremez. Sadece ağzında güzel bir tat hisseder. Tekrar uykuya dalar ve yine dervişleri rüyasında görür.

Tam şerbetten içeceği sırada dervişler, bunun aşk badesi ve sevdiği kızın adına olduğunu, kızın Bedahşan kentindeki Şah Abbas’ın kızı Gülperi olduğunu söylerler.

Dervişler Gülperi’nin yüzünü gösterip, üç bardak Hüseyin’e üç bardakta Gülperi’ye verip, yeşil mürekkeple yazılmış bir kitap okuturlar.

Tekrar uyanan Hüseyin bakar ki ne Gülperi ne de dervişler yoktur.

Sürüyü de göremeyen Hüseyin, köye döner. Yolda bir atlıyla karşılaşır ve atlı ona, “Korkma oğlum, sen ereceğine erdin” der.

Bundan sonra mahlasının Sümman (Sonuncu, sona ait anlamında) olduğunu ve bu dünyada kavuşmanın ona haram olduğunu söyler.

Yaklaşık otuz kırk gün kadar sonra Sümmani sıra gecelerine katılmak ister ve babası onu sıra gecesine götürür.

Sümmani türkü söyledikten sonra herkes şaşırır ve Sümmani’nin badeli aşık olduğunu anlarlar.

O günden sonra Sümmani saz çalmayı da öğrenir ancak yıllar geçtikçe köyde duramayacağını anlayarak sevdiğini bulmak için Kafkas, Hint, Afgan, İran topraklarına gider ancak sevdiğini bulamaz.

Bir gece rüyasında Gülperi’nin ona işaret almadan yola çıkmaması gerektiğini söylediğini görür ve üzülür.

Yaşlanan Sümmani sadece kahvelerde çalıp söylemeye başlar.

Gülperi’de Sümmani’den haber alamadığı için üzgündür. Sümmani, Samikale Köyü’nde 5 Şubat 1915 ‘de vefat eder ve aynı gün Gülperi’de vefat etmiştir.

Aşık Sümmani Şiirleri

Kalkın Verin Şu Aşığın Sazını

Kalkın verin şu âşığın sazını
Nasihat eylerse tutun sözünü
Ejderha misali açmış ağzını
Korkarım yutacak yer beni beni.

Şimdi menzilimiz yüceden yüce
Çok mesârif edip gireyim borca
Malımdan bir altın üstüme harca
Zemzemli kefene sar beni beni.

Yaktı yüreğimi şu hasret âbı
Akıttım gözümden kan ile âbı
Avuçlayıp yerden alın türabı
Savurun başıma vay beni beni.

Sümmani dünyadan uçmuş gidiyor
Ecel şerbetinden içmiş gidiyor
Cümle yaranların kalmış gidiyor
Mahşer’de görürsüz siz beni beni.

Aşık Sümmani Birer Birer 

Tarih seksen dokuz on bir yaşımda
Cem oldu başıma iş birer birer
On sekiz yıl sürdüm yârin peşinde
Akıttım gözümden yaş birer birer.

Uyandım oturmuş pirler yanıma
Yaktı bu sinemi aşkın nârına
Çok zaman dolandım yârin ardına
Döküldü ağzımdan diş birer birer.

Kahpe felek sana n’ettim n’eyledim
Attın gurbet il’e garip eyledin
Bu fâni dünyada zulüm eyledin
Cûş ettin neminden yaş birer birer.

Görmeden dünyada bir şâdlık demi
Gitti cıvan ömrüm gelmez encamı
Elin sitem sözü feleğin kahrı
Vurdu her taraftan taş birer birer.

Sümmani der: Hani benim otağım
Günbegün budandı dalım budağım
Devrolup devranım geçmeden çağım
Döküldü dihenden diş birer birer

İflah Olmam Ben Bu Dertten Ölürüm – Aşık Sümmani

İflah olmam ben bu dertten ölürüm
Derdime bir çare bul kara gözlüm
Korkarım ki gurbet ilde kalırım
Bana görünmüyor yol kara gözlüm.

Ayrılık belâsı geçti başımdan
Uzak düştüm sevgilimden eşimden
Günde kaç çift mendil dolar yaşımdan
N’ olur bu yaşım sil kara gözlüm.

İnliyor derdinle bu gönül sazı
Ayrı yerde ettik baharı yazı
İnanma gel buna bu düşman sözü
Bize hasettirler bil kara gözlüm.

Gönül bahçesinden güller dermişsin
Yârim beni düşmanlara vermişsin
Duydum yine ele gönül vermişsin
Ya nice söylersin gel kara gözlüm.

Gurbet illerinde gönül yâr ister
Usandı bu yerde başka yer ister
Kem gözlerden ırak bir diyar ister
Bizleri görmesin el kara gözlüm.

Dilde âşık diye söylenir adım
Sana kavuşmaktı bütün muradım
Hasretin güç imiş şimdi anladım
İşte böyle böyle hal kara gözlüm.

Ömrümün belirsiz gece gündüzü
Canıma kâr etti ellerin sözü
Düşmanlar bakıyor ayıra bizi
Gel uyma onlara gel kara gözlüm.

Gelen yoktur seni kimden sorayım
Bilen yoktur sağlığını alayım
çok isterim bir yol yüzün göreyim
Aramızda dağ var bil kara gözlüm.

Sümmani kaç yıldır yüzün görmedi
Senden bana doğru haber gelmedi
Korkma henüz gonca gülüm solmadı
Nasıl derse desin el kara gözlüm.

Aşık Sümmani Bu Benim Bahtımı

Ervah-ı ezelde levh-i kalemde
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Bilirim güldürmez devri alemde
Bir günümü yüz bin zara yazdılar.

Bulmadık şadlığın iradesini
Çekerim bu gamın ziyadesini
Herkes dosta verdi ifadesini
Bizimkini rüzigâra yazdılar.

Aşk benimle eyler daim kıl-ü kal
Daha sabretmeye kalmadı mecal
Derdim taksimdara kıldım arzuhal
Dedi ki öz bahtın kara yazdılar.

Gönül gülşenimde har oldu deyi
Hasretlik cismimde var oldu deyi
Sevdiğim sevdiğin pir oldu deyi
Erbabı garezler yare yazdılar.

Dünyayı sevenler veli değildir
Canı terkedenler deli değildir
İnsanoğlu gamdan hali değildir
Her birini bir efkara yazdılar.

Nedir bu sevdanın nihayetinde
Yadlar gezer yarin vilayetinde
Herkes diyarında muhabbetinde
Bilmem bizi ne civara yazdılar.

Kadrimi bilmeze eyledim minnet
Derdimi artıran görmesin cennet
Sarraflar verdiler yare bin kıymet
Benim kıymetimi nere yazdılar.

Döner mi kavlinden sıtkı sadıklar
Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Aşk kaydına geçti bunca aşıklar
Sümmani’yi derkenara yazdılar.

Kahpe Felek Sana N’ettim N’eyledim 

Kahpe felek sana n’ettim n’eyledim
Gelen günüm giden günden kem geldi
Cehd ettim kurtaram gamdan kederden
Felek her gün üzerine zam geldi.

Vasfetmek imkânsız çektiğim zarı
Hicran yatağıyam gam tarumarı
Gönül mahbusunun gözleri sarı
Ah çektikçe gözlerimden nem geldi.

Bu benim mahlasım Sümmani bîçâre
Açıldı sinemde bin türlü yâre
Ervâhi ezelde bu bahtım kare
Dertlilere bu gözlerim tam geldi.

El Ele Vermiş 

El ele vermiş degelen güzeller
Bir tanrı selamı vermez misiniz?
Mevlam sizi süs için mi yaratmış
Biz gel demeyince gelmez misiniz?

Karadır kaşınız yaydan nic’olur,
Bugün dünya yarın ahret nic’olur
Bir gönül yapması yüzbin hac olur
Siz gönül yapmasın bilmez misiniz?

Sümmani’yem ey dilyare niderim
Başım alıp diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Siz mahşer yerine gelmez misiniz?

Tek Tek 

Uyandım gafletten oldum perişan
Bir nur doğdu alemler oldu ürüşan
Selam verdi geldi üç-beş dervişan
Lisanları bir hoş sedasın tek tek.

Lisanları bir hoş eyler avazı
Onlarda mevcuttur ilm-ü el fazı
Dediler: Vaktidir kılak namazı
Aldılar abdestin edasın tek tek.

Aldılar abdesti uyandım habran
Aslımız yapılmış hak ü turabtan
Üç harf okuttular yeşil yapraktan
Okudum harfini noktasın tek tek.

Okudum harfini zihnim bu! andı
Yalelerim göz göz oldu sulandı
Baktım çar etrafa kadeh dolandı
Nuş ettim kırkların mahlesin tek tek.

Nuş ettim badesin gördüm rengini
Tam on sekiz saat sürdüm cengini
Yar yüzünde saydım üç beş bengini
Halhalın altında hırdasın tek tek.

Dediler: Sümmani gel etme meram
Adamı çürütür dert ile verem
Sen içün dünyada kavuşmak haram
Hüdam böyle salmış kalemin tek tek.

Bu Fâni Dünyayı Ziynet Etmeden

Bu fâni dünyayı ziynet etmeden
Yarattı fazlından nuru bir Hüdâ
Mağrip meşrik zemin semâ dört köşe
Altı günde bina kurdu bir Hüdâ

Fâl içinde affeyledi Yunus’u
Fark etmedi gece ile gündüzü
Hak yaratmış Ay’ı Gün’ü yıldızı
Bu dünyanın şölvekârı bir Hüdâ

Sümmani aşk ile eyle bir adet
Yedi tamu vardır sekiz de cennet
Yaratmıştır yetmiş iki mahlûkat
Aziz kıldı Peygamber’i bir hüdâ

Gönül Ne Beklersin Viran Köşkünü

Gönül ne beklersin viran köşkünü
Geldi geçti ömrüm ne hayaldesin
Felek bir gün vurup tarumar eyler
Geçti Süleymanlar ne hayaldesin.

Kadir Mevlâ’m sen bilirsin halimi
Dünya karanlıktır bilmem yolumu
Yakına getirdin bize ölümü
Âhirin ölümdür ne hayaldesin.

Bu fâni dünyadır yoktur bir fayda
Gözümüz yoldadır gönül hay hayda
Ruh teslim eyle gel şu aziz ayda
Ayın tamam oldu ne hayaldesin.

Bu fâni dünyadır bellidir belli
Ne şal giyen kalır ne yüzü allı
İstersen yüz yaşa ister yüz elli
Âhirin ölümdür ne hayaldesin.

Yârabbî Sümmân’e eyle inayet
Selâvatla bulsun ömrü nihayet
Habibim Muhammed eyle şefaat
Dürüldü defterim ne hayaldesin.

Görüp Cemâlini Aşık Olduğum 

Görüp cemâlini âşık olduğum
Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni
Uğruna serimi feda kıldığım
Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni.

Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşığı ağlatan güzel sevdiğim
Uğruna serimi feda kıldığım
Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni.

İltifat etmeğe gelsen yanıma
Müddetler sitem eder canıma
Bedduam alırsın girme kanıma
Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni.

Sümmani der yavru öğüt tutmaz mı?
Âşığın dediği yola gitmez mi?
Kara bağrım hûn eyledin yetmez mi?
Hakk’ı bir bilirsen ağlatma beni.

Akıl Ermez Şu Feleğin İşine

Akıl ermez şu feleğin işine
Kimi zevk-i sefa ziynet bulamaz
Kimisi düşmüştür mal telaşına
Kiminin malı çok rahat bulamaz.

Kimisi okumuş kimisi yazmış
Kimi marifetli cevaplar düzmüş
Kimisi şekerli taamdan bezmiş
Kimisi bir parça nimet bulamaz.

Kimisi dokumuş kimisi satmış
Kimisi anlamış zihnine yatmış
Kiminin yılkısı dağları tutmuş
Kimisi binmeye bir at bulamaz.

Sümmani yanmıştır firkate nâra
Sevda onu koymaz çıksın kenara
Ona derler niçin gitmezsin yâre
Hiç demezler Hak’tan ruhsat bulamaz.


Dinle Beni Bir Nasihat Edeyim

12 Tem 2022 - 08:00 Erzurum/ Narman- Tarih



göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Erzurum Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Erzurum Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Erzurum Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Erzurum Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket EYT ve genel af çıkar mı?
Tüm anketler